10 Aralık 2012 Pazartesi

Keremim iyileşsin!

Keremim canım benim....sevgili oğlum nazara mı geldi bilmiyorum ama kolunda değişik mi değişik bir yara çıktı. Önce on kuruş kadar yusyuvarlak olan yara şekil değiştirdi ve büyüdü hatta şimdi sıçrama yaptı..doktorun verdiği krem de pek işe yaramadı. Yavrucanın canı çok tatlı değildir ondan mızmızlık yapmıyor. Oyüzden de anlayamıyorum acaba ağrıyor mu  diye amma ve lakin kaşındığı kesin...yarın tekrar randevu aldım başka bir hastaneye götüreceğim. bakalım onlar ne diyecek.

Kerem'e karşı iyi bir anne olamadığımı düşünüyorum. Aslında hayalimde böyle bir anne olmak yoktu. Daha ütopik mi düşünüyordum orasını bilemiyeceğim ama işler gerçeklerle bağdaşınca kendimden beklediğim anneden de bir o kadar uzaklaştım. Kerem'e yeteri kadar toleranslı ve eğitici olmak istiyorum. ama sabır seviyem o kadar aşağıdaki Kerem'in onu tüketmesi çok uzun sürmüyor. Sonra sabrı zorlanmış ve hala da zorlanmaya devam eden bir anne ve onun hiper aktif oğlu başbaşa kalıyor...Kuzular kuzusunu çok özledim bugün, bir an önce kreşe gidip oğulcanı almak istiyorum.

İnşallah kolundaki o kötü görünümlü yara bir an önce geçer ve izi de kalmaz. Böyler şeyler insana başka başka şeyleri sorgulamasını sağlıyor. Allah kimsenin evladına sağlık sorunları vermesin...Çünkü çevremde gördüğüm kadarıyla gerçekten içi acıtan bir durum. Allah'ım da bana küçük küçük hatırlatmalar yapıyor olanlara fazla takılmayıp her anımıza şükür etmek için...
Sağlıcakla kalalım...

15 Kasım 2012 Perşembe

keremdeki yeni gelişmelerden seçmeler


keremini kreşe başladı. hatta başlayalı neredeyse 3 ay olacak..artık kendisinden büyük değişiklikler bekliyorum.. tabi resim ve bilumum sanatsal faaliyet anlamında büyük faydası oldu olacak da ancak Keremimi hareketliliğinden enerjisinden hiç bir şey kaybetmedi. sabahın yedisinde kalkan zıpır, gece yine neredeyse 11 e doğru uyuyor. ben de ne güzel hayaller kurmuştum Kerem erkenden yatacak ve bir iki saat bana zaman kalacak diye ama yanılmışım. kendime zaman ayırmak konusunda pek istekli olmasam iyi olacak aslında ikinci bebekle bu işler iyice sarpa saracak ve artık kerem, kızım ve ben üçgeninde bana yer olmayacak. hayırlısı bakalım...

Kerem daha güzel makas tutmayı ve ve resim yapmaya başladı. ama makası iyi tutması pek işimize gelmedi. gözleri sapıtıp bir ara kendi saçını eşofmanını ve yastık kılıfını kesmiş. inanamadım. halbuki Keremden beklenir neden inanamadıysam? saçının görüntüsü o kadar çirkin olmuştu ki en çok ona sinirlendim ama iş işten geçmişti artık...

Resim yaparken özellikle düz çizgi cizmeye çalışıyor. bir de bana nasıl yapılacağını gösteriyor kereta...

Çok soru soruyor. ve sorulara aldığı her cevap artık onun için başkasına öğretilmesi gereken bir bilgi gibi davranıyor. Yani önce bilgileri bizden alıyor sonra "anne biliyormusun....." diye aynı bilgiyi geri bize satıyor. Geçen gün bir sorusu çok komikti. Gecenin ilerleyen vakitlerinde kerem şöyle bir soru yöneltti. "anneee zürafa mı büyük öğretmenim mi?" Zürafa daha büyük daha doğrusu daha uzun dediğimizde ise hemen başlıyor "anneee biliyormusun zürafa öğretmenimden daha uzun""  bir de keremin öğretmeninin çok uzun boylu olmadığını düşünürsek çocukların hayal dünyalarında bazı şeyleri ne kadar abarttıklarını anlayabiliriz.

yer hafızası çok iyi maşallah bir zaman bir yerden geçip orası hakkkında bir yorum yapmışsak sonra oradan tekrar geçtiğimizde hatırlayıp aynı şeyi söylüyor. Babannemin, annemin, halamın evlerini önden önden gidip kendisi bulabiliyor.  her gün sabah ve akşam geçtiğimiz yol güzergahını da iyi biliyor artık mesela " anneee bugün şelaleyi çalıştırmamışlar demi? " ya da "anneee buraya caminin minaresini yapacaklar demi" diye bana onları unutmadığını ya da farkettiğini anlatmaya çalışıyor...

yazdan kalan o güzel eymir gününü iyi ki yapmışız. çünkü bu sene kış çok sert geçecek ve gerçekten sıkılacağız. keşke kışlar bir ay olsaydı o zaman ne güzel olurdu...

9 Ekim 2012 Salı

3 yaşındaki arı vız vız!

Kerem 3 yaşında artık seneler çabuk geçiyor gibi görünüyor ama o kadar da hızlı geçmediği kesin. Kerem için pek hatırlamayacağı yıllar da olsa bizim için zor geçen yıllar oldu. Kim bilir belki Kerem büyüyüp de bu satırları okuduğunda  "anneeeee ben sana ne yaptım" filan diyecektir. O da hepimiz gibi tüm yaptıklarını unutacak ve sanki hayata hep suanki haliyle başlamış gibi hissedecek. Ama öyle değil tatlım.... İnan tüm enerjimi sonuna kadar tüketisiyorsun ama hala sana yetemediğimi de üstüne hissettiriyorsun...
Doğumgününü Lozan Park da kutladık. Kerem çok sevinçliydi. kostümlü de olunca bol bol hava attı  bizim pıtırcık. Allah hayırlı ve uzun bir ömür versin benim yakışıklı oğluma. Tabi bunun yanı sıra da sakinlik versin biraz da olsa. çünkü Kerem'in heyecanı hakkaten hiç bitmek tükenmek bilmiyor. Bebekken çok yakışıyordu bu heyecan ama artık heyecanın şiddeti arttı ve biz bu heyecanın yanında çok sönük kaldık...

13 Eylül 2012 Perşembe

Yazmayalı ne kadar çok şey değişmiş!

Uzun süredir bloğa bir şeyler yazamadım. çünkü kendimle , bebemle ve bir yandan da işle uğraşmaktan hiç bir şeye vakit bulamıyordum.En son ölüdenize gittiğimizden bahsetmişim. ondan sonra da zaten güzel bir tatil yaptığımız soylenemez!.
hangi değişiklikten başlasam bilmiyorum ama şuan en güncel gelişmeyle başlarsak eğer sanırım Keremin dün itibariyle kreşe başlama macerasından başlamak en doğru olur. Kerem artık okullu... Bundan sonraki eğitim hayatı da inşallah güzel ve başarılı geçer. Hayatımızda her şeyi eksik yaptığımızdan dolayımıdır nedir ya da alışkanlık haline mi geldi bilmiyorum. Dün kreşe gittiğimizde bir çok almamız gereken belge olmadan gittik. sağlık raporu ve bilimum hastane ile ilgili olan testlerin yapılması gerektiğini son dakka farkettik tahlilleri verdik ama sonuçları henüz almadan kreşe gittik. Dün sabah Jale hanımın odasında bu şekilde kabul edilmenin imkansız olduğunu duyduğumda neredeyse baygınlık geçirecektim. Annem şiddetli bir gribal enfeksiyon durumundaydı ve ben sırf oğlum da grip olmasın diye Keremi işe getirmek zorunda kalmıştım. şimdi büyük bir heyecanla Kerem'i  kreşe getirmişiz o da kreşe geldiği için hevesli şimdi ne yapacaktık? Jale hanım'a biraz dil düktüm ve durumumun ne kadar zor olduğundan bahsedince insafa geldi. yeni gelecek olan bebeğin bana ilk kıyağı da bu şekilde gerçekleşti. Çünkü jale hanım onun hatrına kabul ettiğini söyledi. tabi yumuşayınca derin bir ohhhhh! çekmiştim içimden...şokun ardından gelen bahar gibiydi...Kerem'i kreşe bıraktıktan sonra bir garip oldum. Hiç tanımadığın insanlara hiç tanımadığın bir mekana evladını bırakıp gitmek çok garip geldi. Ama alışmak zorunda olduğumuz hatta Kerem'in kreşe başlamasını da dört gözle beklememize rağmen böyle oldu. Herhalde çocuğundan ayrılmak istemeyenlere daha da zor geliyordur.Akşam olmasını sabırsızlıkla bekledim. işten çıktım kreşe gittim. aşağıda Keremin gelmesini beklerken kendimi aşık olmuşumda ilk defa sevgilimle buluşacakmışım gibi kıpır kıpır oldum. onu gördüğümde ise içimden ılık ılık bir şeyler aktı. Uzun zamandır böyle bir duygu hissetmemiştim. Aslında kreşe başlasın da biraz rahat edelim diye düşünürken Kerem'i bu kadar özleceğimi düşünmemiştim. Ama konu evlat olunca insan beynini resetleyip herşeye sevgiyle tekrar başlayabiliyormuş. Ne güzel bir şeymiş bu! İşte kreş maceramız bu şekilde başladı..Akşam eve artık yalnız değil Keremle birlikte döneceğiz...Hadi hayırlısı...

7 Haziran 2012 Perşembe

Ölüdeniz

Kerem Bey Ölüdenizde çok güzel bir tatil yaptı. Nitekim Kerem'in adamakıllı ilk deniz tatili de bu oldu. oğlum güneşten yandı ve karaoğlan olarak Ankaraya döndük.

Kendisi güzel güzel eğlenirken annesine ve babasına da zor anlar yaşattı. maceraperest oğlumuz sürekli restoranda kaybolduğu için akşam yemekleri genelde Kerem'in peşinde koşmakla geçti. Bir keresinde kendine bira doldurmaya çalışırken yakaladık diğerinde futbol sahasına gitmiş orada yakaladık. Yaramaz çocuk bir dakka yerinde oturmuyordu.

 Çocuk cenneti ve likya çocuk kulubü de Kerem için çok eğlenceli bir yerdi. bizim oğlan "anneeeee ben çorbamı içersem beni çocuk kulubesine mi götüreceksin? "diyordu. kulubesine değil ama kulubune goturuyorduk bittaaabiiiii :)
Keremininin yeni bir yönünü de keşfetmiş olduk. Madem bizim oğlan ne su meraklısı biriymiş. havuzdan hiç çıkmak istemedi.

24 Nisan 2012 Salı

GYK Kayseri Erciyes toplantısına katılan en geç katılımcı





İş nedeniyle Erciyese gitmek zorunda olan annenin pek kıymetli Kerem'i ve saygıdeğer eşi İbrahimi de Kayseriye gitmek zorunda kaldı. Anne onlarla pek ilgilenemedi ama sanırım baba oğul hoş vakit geçirdiler.Kerem de ilk defa kayak yaptı. Havuzda yüzdü, hamamda yıkandı, teleferiğe de ikinci defa binmiş oldu ama Erciyesteki kar manzarası görmeye değerdi...Dönüş yolumunda Nevşehir'e uğramamak olmazdı. Biz de uğradık. Ama Nevşehirin tadı damağımızda kaldı. daha uzun süre vakit geçirmek dileğiyle ayrıldık ordan.. Yol üstündeki Hacıbektaş İlçesine uğrayıp Ankaraya geldik. Hacibetaştan Kerem'e meeeeleyen bir koyun aldık. Hacıbektaş Ankara yolunu meleye meeeleye geldik, süper oldu :(

20 Mart 2012 Salı

Yeni Bulaşıkçımız
























Yeni bulaşıkçımızdan pek memnun değiliz bulaşıkları iyi yıkayamıyor. Bulaşıkların üzerinde hep lekeler kalıyor. Acaba format atsak düzelir mi? Çünkü önceden çok daha iyi yıkıyordu son zamanlarda bu gibi sorunlarla karşılaştık. Hatta bulaşığı yıkadıktan sonra bulunduğu yer ve etrafı tamamen su oluyor. Aslında dışarıya su sızdırma probleminden dolayı bulaşıkçımızı iade etmek istiyorum. bu tip sorunlarıyla birlikte almak isteyen varsa benimle irtibata geçebilirler :)

Hollanda'dan gelen tamir setimiz
























Hatice Kerem Hollanda'dan bir tamir seti göndererek Kerem'in kalbini onikiden vurmayı başardı. Bu hediye için Hatice Ablamıza çok teşekkür ediyoruz.

Ben ne yapacağım?





Dün sabah İbrahim hastahaneye gideceği için Kerem uyandığında babası evdeydi. Sabhleyim Kerem "baba annem nerde" demiş. İbrahim de "işe gitti, Birazdan ben de gideceğim" demiş. Bunun üzeine "o zaman ben ne yapacağım" demiş. Tabi İbrahim böyle bir cevap beklemediği için çok şaşırmış. Yani evde yanlız kalacağından başında birisinin olması gerektiğinin bilincinde olarak sorulmuş bir soru olduğu için hakkaten takdir ettim oğluşumu...

Keremin maşallah arkadaşlarına karşı adaptasyonu ve paylaşımı daha iyi oldu. şimdi en sevdiği oyuncağı olan büyük arabasını gelen misafire veriyor kendisi küçük arabayı alıyor.



geçen gün oğluşumla kek yapıp büyük annaneye götürdük. Kekimiz yumuşak ve güzel kabardı. ama gel gör ki kalıptan keki çıkaramadık. Çıkarmak için oyle mucadele ettik ki sonunda kek savaştan çıkmış gibi paramparça oldu. ama bu fotoğraf kekin kalıptan çıkmadan onceki hali olduğu için gayet iyi gorunuyor...

24 Şubat 2012 Cuma

Mi mu mü?

Keremin herşeyi soru kipiyle cevap verme şekli çok ilginç ve komik;
mesela aramızda geçen bir diyalogdan bahsedeyim;

Ben: Kerem sana ben tamir seti aldım annecim
Kerem: Tamir mi?
Ben:evet tamir
akşam birlikte oynayalım
Kerem: oynayalım mı?
Ben:oynayalım annecim. biliyor musun içinde matkap, torna vida hatta gaz maskesi bile var
Kerem: makkap mı?
Ben:evet matkap
Kerem: hadi oynayalım
Ben: ama annecim ben işteyim bebeğim. Akşam geleceğim o zaman oynayacağız.
Kerem: gelcen mi?

Bu muhabbet aslında hiç bitmez de bir noktada kesiyoruz. herşeye bir ...........mi? şeklinde bir soru kipiyle cevap veriyor şekerler şekeri.

10 Şubat 2012 Cuma

Bulutları kim yarattı bilen var mı?

İbrahimle Kerem arasında geçen muhabbet;

İbrahim: Oğlum bizi kim yarattı?
Kerem: Allak! Baba anneyi de Allak yarattı.(Anne de her yerden çıkacak:))
İbrahim: Peki kuşları kim yarattı?
Kerem: kiiiimmmmm?
İbrahim: Onları da Allah yarattı herşeyi, hepimizi Allah yarattı.
Kerem: Hepimizi mi?
Kerem: Anne anneee kuşları da Allak yarattı, herşeyi Allak yarattı. Seni de Allak yarattı. (gülücükler vs. bu haber onu çok mutlu etti)
Anne(yani Filiz): Peki bulutları kim yarattı Kerem ?
Kerem: ? (sessizlik)

Tamam hepimizi herşeyi Allah yarattı da. Ya şu bulutları kim yarattı acaba? onu bulamadım :)

8 Şubat 2012 Çarşamba

Ezgiyis 6. börtdey parti





































Ezginin 6. doğumgününde biz de bir demirbaş olarak yerimizi aldık. prensesler gibi olmuş ezgi can maşallah...Güzelliğine diyecek söz bulamıyorum. çok eğlenceli bir doğumgünü partisiydi partide palyoço olması işi daha eğlenceli hale getirdi. hem bizim hem de çocuklar açısından. ne yalan söyleyeyim. ben de çok eğlendim palyoçoyla dans ederken...kurtlarımızı doktuk iyi oldu. Kerem de ağzı açık izledi zaman zaman katıldı aktivetelere zaman zaman katılmadı. Ama korktuğum olmadı evde bana "anne Ezgi'nin pastasını ben de uflayacağım" demesine rağmen pasta geldiğinde Ezgi'nin başında bitip pastayı üflemeye çalışmadı. Ama oğluş o kadar yorulmuş ki arabaya biner binmez hemen uyuyakaldı. Çünkü bu partinin ustune şoyle tatlı bir uyku yapılacak en mantıklı şeydi. Keşke biz de Kerem gibi her canımızın istediğinde uyuyabilsek ama nerdeeeeee....