27 Mayıs 2011 Cuma

Maskara Ettin Anneyi:)



Keremcim çok teşekkür ederim sonunda kedi sevginden dolayı anneyi koccimen bir kedi yapmayı başardın...Dur bakalım senin için daha hangi kılığa gireceğiz?


Komşumuz Yağmur yeni yüz boyama kalemlerini benim üzerimde denemeye kalkınca bu tablo ortaya çıktı. 5 yaşındaki yağmur oldukça başarılı bir kedi resmetti. Oğluşu da eğlensin diye anne razı oldu kedi olmaya...

20 Mayıs 2011 Cuma

Ayliiiiiinnn bennn!



Aylin kim anne? Oğluşu Aylin benim üniversiteden arkadaşım.



Kendisi biyolog elinden her iş gelen azimli ve hayat dolu bir şahsiyet. Sen de Aylin'i benim gibi hemen sevdin. Ne güzel kuleler filan yaptınız Aylin ablanla demi? "kule apalım" deyip deyip çekiştirdin Aylin teyzenin eteğinden oda kuzucukla oynadı oynadı oynamaya doyamadı.



Aylin abla gittikten sonra:



Kerem: "Anne Aylin ablam bize gene gelsin ona pul koleksiyonumu gösterecem"



Anne: "Kerem Seeennnnnnnnnn de miiiii!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!"



Şaka bir yana Aylinciğimi seneler pek etkilememiş aynı alım aynı neşeyle devam etmiş buna çok sevindim.

Kızılcahamam'da Kızılca Kıyamet







Kıızlcahamam'a meterolojinin önceden sağanak yağışlı diye bildirdiği bir gün gittik. 19 mayıs tatil nasıl olsa evde mi oturacağız, yağmur mağmur gitmemiz lazım dedik ve düştük yollara...




Kerem öğlen uykusunu piknik masasında havadar havadar uyuyarak geçirdi. Tabi bu kadar hava da fazla diyerek bir müddet sonra uyandı ve uykusuna strollerında devam etti. Kerem uyurken babası keremi sevimli tavşancık bile yaptı...


Hakikatan Allah bize ayrdım etti çünkü pikniğimizi yapma sürecinde hiç yağmur yağmadı tam toparlanmaya başlamıştık ki yağmur yağmaya başladı ve ondan sonra da hiç durmadı.






Biz mangalları götürürken oğluşununda uyuması isabet oldu :) Ama kalkınca ona da mangaldan yedirmek istedim yemedi. beni sinir etti. Kendine bir de kız arkadaş yaptı. Çapkın kerem arkadaşım diye elini kızın omzuna atıp objektiflere poz verdi.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

A.O.Ç'de Bahar






Zürafayla atı birbirine kariştirmaya artık son dedik ve çocuğumuzu da alıp Atatürk Orman Çiftliğinin yolunu tuttuk. Gelmek bilmeyen bahar artık gelmişti sanki hava gayet güzeldi. dondurma yeyip çekirdek çitlemek bunun bir işareti olsa gerek. Cemre çekirdeğe düşmüşse yaz gelmiştir :) Neyse konumuzu fazla dağıtmayalım. zürafada kalmıştık değil mi? Atatürk orman çiftliğinde zürafaları çubuk kraker vermek suretiyle besledik. Besledik derken Ali babamız besledi demeliyim çünkü biz uzatmaya korktuk. Ali babamız içimizde en cesaretli olarak çıktı. Eline çubuk kraker aldı ve sevgili zürafaya yemesi için uzattı. Zürafa kardeş de kolum kadar uzun dilini tel örgünün arasından geçirip çubukları topladı Ali babamızın avucundan... Bunları gören Kerem oldukça heyecanlıydı, bebek Yusuf da olayları uyuyarak kutladı :)

Bebek ayı ve annesi de oldukça tatlıydı. yuvarlana yuvarlana oynaşıyorlardı çimenlerin üzerinde. Küçük kuzulara Kerem de mama verdi. Çimlerden koparıp koparıp yemesini sağladı. Çok minik ve şekerlerdi.
















4 Mayıs 2011 Çarşamba

İstanmumu!






















Ben annem, babam, dayım ve yengem hep birlikte geçen hafta sonu İstanmumuya gittik. Süper bir gezi olsu vapura bindik ve öncelikle büyük adayı gezdik. o kadar çok at vardı ki acayip şaşırdım. her taraf fayton doluydu. Atlar dört nala koşuyorlardı bir oyana bir buyana. Kediler de hep açtı. Yazık kimse onlara hiç bir şey vermemiş herhalde. Açlıktan çok zayıflamışlar. Annem benim kekimden onlara verince hepsi bir anda daha çok kek alabilmek için hücum etti..Ben de şaşkın şaşkın onları izledim. Sonra faytona bindik ve ben ondan sonrasını pek hatırlamıyorum çünkü faytonda uyuyakaldım.





































Uyandığımda annemler yemeklerini yemişler hatta tekrar gezintiye çıkmışlardı. oh dedim balıkları şimdi mideye indereceğim demiştim ki annem tutmuş bana karnıbahar almış. Anne sen ne acayipsin yaa.... Büyük adaya gelmişim karnıbahar mı yiyeceğim? şöyle mis gibi kızarmış balık yemek varken o karnıbaharın muhteşem kokusuna hiç ihtiyacım yok. ben de yemedim ağzımdan tükürdüm sonra benim tükürdüklerimi kedilerin yediğini görünce devamlı tükürmeye başladım. Ancak bu sefer de annem bana artık vermez oldu :(


















Dönüşte vapura tekrar bindik ve martılara simit attık. Martılar simidi havada kapıyorlardı. babam simitten bana da verdi ben de attım ama benimkini yakayamadılar heyecanlandım simidi tutayım derken neredeyse kendimi boğazın derinliklerinde bulacaktım. Yüzme de bilmiyorum büyüklerin ifadesiyle balıklara yem olacaktım.











Ertesi gün ilk önce Çamlıca tepesine çıktık. manzara süperdi tıpkı evde kitabın üzerindeki gördüğüm köprü ve su manzarasını burada gördüm.Annemlere parmağımla gösterip İstanmumu dedim. Nedense ben öyle deyince yine güldüler.












Çamlıca tepesindeki çocuk parkına da gittik dağ havasıyla parkta oynamak da ayrıca güzel oldu.
Daha sonra kanlıcaya yoğurt yemeye gittik. Ben ki yoğurt sevmem, oradaki yoğurdu seve seve yedim çünkü çok lezzetliydi. pudra şekeri de getitiyorlar istersen pudra şekeri de atıyorsun. o zaman da tatlı tatlı çok güzel oluyor. Benim uykum gelmişti. uyumak istiyordum ancak uyuyacak ortam yoktu annemler Ankara'ya dönmeye karar verdiler. Ben de arabaya binince geç kalan öğle uykuma geçmiş oldum.











Ankara'ya vardığımızda saat 9 a geliyordu yolculukta sıkıldım ama yine de fena geçmedi.